Pagan Anadolu, Hıristiyan Anadolu, Müslüman Anadolu; Ben Anadolu

"Bir Likyalıya 'Sen kimlerdensin' diye sorarsanız, size önce annesinin adını söyler, sonra annesinin annesinin adını söyler. Yani soyunu ana tarafından sayar, anasoyludur."

Pagan Anadolu, Hıristiyan Anadolu, Müslüman Anadolu; Ben Anadolu
08 Ekim 2022 - 11:53 - Güncelleme: 09 Ekim 2022 - 10:12

Trabzonspor taraftarı, Fenerbahçe Müzesi'nden 2010-2011 sezonunun şampiyonluk kupasını çalarken yakalandı (2017)… Şanlıurfa'da fahri bir imam, caminin minaresini çaldı (2011)… İzmir'de, 16 aile mezarlığının giriş kapısı çalındı (2022)… 'Nakliyeciyiz' deyip, Bursa'daki 3 katlı evi 6 günde soydular (2022)… Başakşehir'de göletteki ördekleri çaldığı iddia edilen kadın konuştu (2022)… Antalya Patara'dan 2 bin 168 kamyon kum çalındı (2021)… 

 

Anadolu'daki tüm bu tuhaf çalıntı ve buluntuların arasında Patara'da 2 bin 168 kamyondan geriye kalan o kum çöllerinin ardında azılı hırsızların 6 bin yıllık bu coğrafyada gözüne çarpmayan bir hazine daha var. O da Likya'nın kadim şehirlerinden biri olan 2 bin yıllık Patara Antik Kenti.

Fransız düşünür Montesquieu'nün, 'Kanunların Ruhu Üzerine' adlı eserinde gelmiş geçmiş en mükemmel cumhuriyet modeline sahip olduğunu söylediği Likya Birliği'nin memleket meselelerini tartıştığı bir de meclisi vardı. Likya Birliği'nin toplantılarını yaptığı bu meclis de Patara kentinin içinde bulunuyor.

Patara Antik Kent kazısını uzun zamandır destekleyen İş Sanat'ın davetiyle ben de hafta sonu bu meclisin içindeydim. Üstelik Yıldız Kenter'in can suyu verdiği 'Ben Anadolu' oyununu Ayça Bingöl'den izlemek için.  

Patara Meclis Binası Fotoğraf: Gülcan Acar 

1988 yılında kazı çalışmalarına başlanan kentin şu anki kazı başkanı olan Prof. Dr. Havva İşkan Işık, oyuna başlamadan önce Patara kenti hakkında kısa ama şahane bilgiler verdi.

Anadolu yağızı bir tanrı: Apollon

Havva Hoca'nın anlattıklarından -kendi yorumlarımı da katarak- küçük bir potpuri yapayım:

İnsanlık tek tanrılı dinlerin peşinde kanlı savaşlara savrulmadan çok daha önce, Likya halkının sevdiği büyük bir tanrısı vardı. O da tanrı Apollon'du. Hitit kaynaklarında kapı tanrısı olarak geçen Apulinas adlı tanrının da Apollon olabileceği ileri sürülmektedir. Apollon, kökeninin Anadolu olduğuna inanıldığından dolayı Likyalılar için, özellikle önemli bir tanrıydı. Gerçek bir Anadolu yağızı olan tanrıdan söz ediyoruz yani.  

Apollon ve kız kardeşi Artemis, anneleri Leto ile Likya'nın baş tanrılarındır. Öyle ki İzmirli hemşehrimiz Homeros, ilkokulda birçoğumuzun hatim ettiği 'İlyada' destanında Apollon'u 'Lykegenes' olarak tanımlar; yani Likya soylu olarak.


Ads by Kiosked
Antik Anadolu Bölgeleri 

Likya topraklarında kadınlar son derece farklı bir yapıya ve konuma sahiplerdi. Bu sefer de Bodrumlu hemşehrimiz Heredot, 'Tarih' isimli yapıtında bu farklılığı şöyle anlatıyor; "Likyalıların enteresan bir geleneği vardır. Bir Likyalıya 'Sen kimlerdensin' diye sorarsanız, size önce annesinin adını söyler, sonra annesinin annesinin adını söyler. Yani soyunu ana tarafından sayar." Anasoyluluğun simgesi haline gelen bu dönem, Heredot'un dikkatini çekiyor. Bu durum babalarının izinden giden Yunanların tam tersi. 

Havva Hoca'nın konuşmasından sonra ışıklar söndü ve oyun başladı. Ben hemen sahnenin önündeki orta kısımda ikinci sıraya yerleşmiştim. Yanımda 60'lı yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim iki tane fıstık gibi giyinip gelmiş kadın vardı. İstanbul'u terk edip Bodrum'a yerleşmişler. İş Sanat'ın ücretsiz olarak gösterilmesini sağladığı bu oyuna üşenmeyip, bir gün önceden Bodrum'dan direksiyon sallayarak gelmişler.  

"Antik Kent'in içinde hele de böyle bir sahnede oyun izlemek müthiş bir şey, kaçırılır mı hiç?" dediler. Kaçırılmaz vallahi, haklılar. Yeni arkadaşlarımla orta kısmın birinci değil ikinci sırasına oturduk, çünkü en ön kısım belediye başkanına ayrılmış ama uçaklarda yaşanan 'No Show' durumu yaşandı ve kendisi gelmedi. Demek "kaçıran" birileri olabilirmiş diye konuştuk yeni arkadaşlarımla bu sefer de.

'Ben Anadolu'

1984 yılında Güngör Dilmen tarafından kaleme alınan 'Ben Anadolu' eseri, Yıldız Kenter'in önerisi üzerine yazılmış ve ilk olarak 1985 yılında yine usta oyuncu tarafından sahnelenmiş. Eserde Anadolu toprağının mitolojik, tarihsel, toplumsal ve insani boyutları kadınlar aracılığıyla anlatıyor.

Güngör Dilmen

Güngör Dilmen'in de bir söyleşisinde dediği gibi 'kimse tarih öğrenmek için tiyatroya gitmez' ama diğer taraftan da sahnede canlandırılan kişileri ya da hikâyeleri tanımıyorsanız, bazı sahneler havada kalıyor, anlaşılmıyor gibiydi. En azından benim için…

Oyunun orijinal metninde 92 Anadolu kadını var, Ayça Bingöl bunlardan 16'sına tekrar hayat vermiş. Bingöl'ün performansında en çok beğendiklerim; KibeleLamassiIhlamur HanımAyşe Sultan ve Zeliha oldu.

Ayça Bingöl, 'Ben Anadolu' oyunundan bir sahne

Vaktiyle 'Ben Anadolu' oyununu sergilemek Ayça Bingöl'ün zamanı gibi kolay değilmiş. Zira oyun hakkında daha fazla bilgi ararken, 1987 tarihli bir Cumhuriyet gazetesi sayfasına denk geldim.

Ansızın 'Türk Dili -Aylık Dil Dergisi'nde Prof. Dr. İnci Enginün tarafından Yıldız Kenter'in oynadığı 'Ben Anadolu'yu yaylım ateşine tutan bir yazı ya­yımlanmış* ve bu yazıya göre 'Ben Anadolu' Türklüğü yok saymış, Anadolu kadınını Yu­nan tanrıçalarından yola çıkarak anlatmış.

Orhan Gazi'nin eşi Nilüfer Hatun 'Ben Bizanslıyım'diye ba­ğırtılmış, Halide Edip, Yunanlı­lara acındırılmış; Türk halkı İyonya halkının bir uzantısı gibi gösterilmeye çalışılmış ve oyu­nun yazarı Güngör Dilmen'in "Ben, Hıristiyan Anadolu" de­mek istediği öne sürülmüş.

Böylece o dönem genel yayın yönetmeni koltuğunda Hasan Cemal'in, yazı işleri müdürü koltuğunda ise Okay Gönensin'in oturduğu Cumhuriyet'in kültür servisi ses kaydı cihazlarını Yıdız Kenter ve Güngör Dilmen'e uzatmış.

Kenter'in ilk sözleri "Ben Anadolu, tarihsel bir oyun da değil, belgesel de" olmuş. Oyunun bazı tarihsel ve­rilerden, mitoloji ve destanlardan yola çıkılarak kaleme alındığını, her sanat yapıtı gibi yaratıcısının düşünceleriyle hayat bulmuş bir söylence, bir oyun olduğunu be­lirtmiş ve Nakşıdil Sultan'ın oyunda "Ben Hıristiyanım" demesi hakkında şunları söylemiş:

"Nakşıdil Sultan'ın oyunda, Ben Hıristiyanım demesi, Hıris­tiyanlık propagandası değildir. Nakşıdil Sultan şunları söyler:

'Beni tepeden tırnağa bu topra­ğın kadını yapan, III. Selim'in örnek insanlığı oldu. Yunus'u o öğretti. Bana, Hacı Bektaş Veli'yi o öğretti. Mevlana'yı o öğretti. Bu bilge ozanları niye andım? İş­te şimdi oraya geliyorum. Yüre­ğimin gizine, derin özlemime. Dinler arasında ayrım gözet­meyen bu ozanlar gibi ben de Tann'nın tek ulu varlığına inanı­rım. Ben Hıristiyan olarak doğ­muşum. Ölürken beni ilk gençli­ğime götürebilir misin? Hıristi­yan olarak ölmek istiyorum.'

1. Mahmut'un ona bunu bahşetme­sinden sonra da 'Kuluyla Tanrı'sı arasına hiç kimse giremez derken gözümde sonsuzca büyüdün oğ­lum, hakanım benim' der.

Bu, Türkün geniş görüşünü belirleyen bir tavırdır. Ve bizim bu tavrımızı bütün dünyaya ilan etmemiz gerekiyor. Bu oyun Türk-Batı sentezine uygundur, Türk-İslam sentezine değil ta­bii..."

Yıldız Kenter, 'Ben Anadolu' oyunundan bir sahne

"Türk­lük herhangi bir dinle sınırlı de­ğildir, herhangi bir dinle özdeş de değildir"

Oyunun yazarı Güngör Dil­men'in konuyla ilgili görüşleri de şöyle:

"Kimse tiyatroya tarih öğren­mek için gitmez. Tarihe karışmış söylenceler vardır ve oyun yaza­rı bunlardan yararlanabilir. 'Hıristiyan Anadolu' deniyor. Evet, Hıristiyan Anadolu da var, var olanı yok mu sayacağız? Ondan önce de Pagan Anadolu var!

Oyun, Ana Tanrıça Kibele'yle başlıyor ve bu bölüm çok daha fazla yer tutuyor. Bunlara hiç ses çıkartılmıyor, ama nedense Hı­ristiyanlık konusuna çok eği­lmiyor! Türklüğü yok saymakla suçla­nıyoruz. Oysa bilinmeli ki, Türk­lük herhangi bir dinle sınırlı de­ğildir, herhangi bir dinle özdeş de değildir. Oyunda Halide Edip Yunanlılara acındırılıyor deniliyor. Evet, Halide Edip acıyor:

'Hemşire, tercüman, şimdi de yargıç mı oldun Halide?' diyor kendi kendine. 'Öç almak kısır yüreklerin harcı. Bağışlamak dört kitabın buyruğu. Bağışla­mak gönlün hareketi, yağmuru... Hele bu yeni çağın eşiğinde... He­le bu çocuğu...'

Evet, acıma ve bağışlamak yoksa Türklüğe aykırı erdemler mi sayılıyor?.."

"Kendimle konuşmalar"

Oyunun tam metnini merak ettim ve Mitos Boyut Yayınları'ndan çıkan kitabı aldım. Kitabın sonuna Dilmen, 'Kendimle Konuşmalar' adlı bir bölüm koymuş ve kendiyle şöyle dertleşmiş:

"Kendi oyununu yargıç karşısında savunup onu kendi yazdığını kanıtlamak zorunda kalan ilk oyun yazarı ben olmalıyım.

Bu oyun yüzünden konservatuvardaki görevime son verildi. Emeklilik hakkımı yitiriyordum. Dava açıp görevime dönebildim. Tazminat davası açtım, sevgili avukatlarımın çabasıyla onu da kazandım. Ancak sonuç benim için ürkütücü bir zaman yitimi oldu.

Daha öncelere gidiyoruz. Ben Anadolu, Kenter Tiyatrosu'nda sürerken sağcı basında Türk-İslam sentezci saldırı başladı.  

'İnci Enginün'ün tanıklık ettiği oyun yazarlarına ne mutlu,' diyor arkadaşım Oflazoğlu. Enginün'ün benim payıma düşen tanıklığını da kitaba alıyorum…"

Türk ne der, Ermeni ne der? 

Dilmen ayrıca kitabın sonuna sürpriz bir gösteri de hazırlamış:

"Görelim bizim oyun için Türk ne diyor, Ermeni ne diyor? Düşünceleri nasıl tam tamına örütüşüyor:

T: Ben Anadolu rezaleti.

E: Propagandacı oyun. 

T: Hıristiyanlık propagandası. 

E: Ermeniler nerede, Kürtler nerede?

T: İçinde tek Türk olmayan oyun.

E: 'Ben Anadolu' Türklerin ulusal gururlarını besler okşarken, öbür yerli halkları tarihten siliyor.

T: Türklüğe karşı suç işledin. 

E: Böyle bir oyunun Türkiye'de nasıl yazılıp oynanmış olduğunu anlamak güç değil.

Ama Ann Arbor'da?

T: Eserin ne yazık ki muhtevası dolayısıyla yurt dışında bizi asla temsil etmemesi gerekir… Bu eserde hâkim olan görüş, Anadolu'nun Türk ve Müslüman değil, Hıristiyan olduğudur ki Yunanların ve Ermenilerin de görüşleri bundan farklı değildir.**Güngör Dilmen: Yürekten dileğim, komşu ve kardeş halkların önyargılardan sıyrılması…"

İşte, 'Ben Anadolu' oyunu bu darboğazlardan çıkarak bugüne gelmiş. Merak edenler bu akşam (8 Ekim Cumartesi) başka bir antik kentimiz olan Teos'ta oyunu izleyebilir. Üstelik İş Sanat Antik Sahne kapsamında etkinlik ücretsiz.

Ayrıca İş Sanat'ın desteklediği Patara Antik Kent kazıları hakkında daha fazla bilgi almak için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.
 

* Mitos Yayınları'ndan çıkan 'Ben Anadolu' oyun metninin arkasından Prof. Dr. İnci Enginün'ün 1987 Şubat'ında 'Türk Dili' dergisi için kaleme aldığı eleştiri yazısına ulaşılabilir.

** Dilmen, burada Enginün'ün yazısından bir alıntı kullanmış.
 

T24 Haftalık Yazarı

Berna Abik

@bernabik[email protected]https://t24.com.tr/



YORUMLAR

  • 0 Yorum