'Mitoloji; karşılaştırarak anlatıldığında, içerdiği öyküler bakımından, bu dünyada yalnız olmadığımızı, başımıza gelen şeylerin ilk kez bizim başımıza gelmediğini, insanoğlunun doğadaki yerini ve bu yerden yola çıkarak bir arada yaşamanın nasıl'da kolayca mümkün olacağını gösteren müthiş bir silahtır'.
Bu güne dek yüzlerce mitolojik hikaye okudum. Ama ben; imkansız aşklar için yaratılmış türünden hikayelere ilgi duymuşumdur.
Bilirim'ki aşk ve sevgi; insanoğlunun psikolojik, sosyal, biyolojik yapısına has bio kimyasal bir reaksiyondur.
Yüz yıllardan beri ve tarih boyunca her vesile ile öne çıkan ve yüceltilen aşk; çok önemli bir değer olmasına karşın; bilim insanları 'nasıl aşık olduğumuza' ilişkin çok az bilgiye sahip olduklarını söylerler.
Belki'de: şimdi adını anımsayamadığım bir hekim'in 'Kalbimiz değil beynimiz aşık olur' tespiti beyin kimyamızı işaret ediyor olmanın en akılcı tanımı.
Madem'ki mitoloji dedik yazımızı kısacık bir hikaye ile noktalayalım.
'Kız Kulesi efsanelerinden' birisidir onların hikayesi.
'Aşk'a yasaklı olan rahibe Hero ile tapınağa gelen Leandros birbirlerine aşık olurlar. Leandros her gece yüzerek kuleye gelir. Fırtınalı bir gecede Leandros Boğazın sularına gömülür ve kaybolur. Bunu duyan Hero'da suya atlayarak intihar eder'.
İster tanrıların, ister ölümlülerin olsun, aşk; her inanışta kutsal bir kavramdır.
Ben; ' imkansız olan aşkları severim' dedim ya? Belki'de böyle düşünmemin nedeni; kavuşmuş aşıkların bir gün gelip'de o yaşanmış olağanüstü güzellikleri hiç yaşanmamışcasına yok saymaları ve o aşklarını nasıl öldürdükleridir!
Sevgilerimle.
YORUMLAR