Baygın bakışlar, boyalı saçlar, güya kendinden emin bir duruş, siyah bıyıklardan, siyah kavisli bir sakala düşen yüzün, entel bir tavır zorlamasına takılıp kaldım haberlerde.
O baygın bakışlar; insanlara tepeden bakmanın getirdiği ve iliğine kemiğine işlemiş ısmarlama bir öz güvenin; karşısındakini aşağılayan anlatım biçimi...
Üstünde pahalı elbiseler, elleri cebinde gergin omuzları, marka ayakkabıları taşıyan ayakların üzerinde yükselen aralık bacakları; aslında hiç bir zaman sahip olamadığı adamlığını iyicene alaşağı etmiş.
Yukarı kalkık kaşları; yaratmaya çalıştığı yapay itibarının komik izlerini taşıyor.
Yeniçeri bıyıklarını andıran, gür kıllarla öpüşen düşük burnunun yanındaki geniş burun delikleri; az sonra o deliklere takılacak halkayı pek de önemsemeyen, bayıltıcı iğne yemiş boğa gibi melül melül bakıyor.
Haremindeki kadınları 'kedicikler' diye tanımlayan bu adam Adnan Oktar.
Kendi narsizmini; 'Narkissos'dan üstün tutan ve ilk bakış'da bile psikiyatrik pek çok sorunu olduğu izlenimini veren bu zat, aramızda dolaşan sahte peygamberlerden sadece biri.
Arap Yahudisi imiş. Kimsenin milliyeti beni ilgilendirmiyor bunu geçelim. Ancak diğer adının Harun Yahya olduğu yazılıp çizildi.
Harun; Hz. Musa nın kardeşinin adı. Yahya ise; Hz. İsa'nın arkadaşının adı. Ne var bunda diyeceksiniz? İkisi'de Müslümanlarca kullanılan isimler.
Bu zatın; gerçek adı olmayıp gerçekmiş gibi kullandığı bu adlar, hazretin her işinde ne kadar'da ince hesaplar yaptığının bir kanıtı. Onu da siz araştırıp sorun!
Bu şer adamın nasıl biri olduğu, serveti, ne iş yaptığı elbette önemli!
100 Odalı malikanesinde sayısız hizmetkar barındıran besleyen, malikanesini en gelişmiş teknoloji ile donatan, onlarca lüks arabası olan bu şahsiyetin parayı nereden bulduğu ne iş yaptığı elbette hepimizin sorgulaması gereken toplumsal bir konu.
O zaman, yeniden hatırlatalım. Yalancılık, sahtecilik, şantaj, fuhuş, kişileri yanıltma kandırma, zorbalık ve her türlü pis işlerin içinde imparatorluğunu ilan eden kirli işlere bulaşmış bu çok yönlü adamın cezasını'da elbette hukuk verecektir.
Ancak burada beni ilgilendiren konu daha başkadır. Din kisvesi altında, 'Evrim Teorisine' karşı çıktığını söyleyerek bulduğu boş meydanı ahmaklarla dolduran bu zatın yakınındakiler, yanında olanlardır beni şaşırtan!
Söz'de anlı şanlı sanatçıları, Acun Ilıcalı gibi çok kazanan medya patronunu ve onun gibileri bir kenara bırakacak olursak; kimi politikacıların yanı sıra önemli Üniversitelerin; anlı şanlı İlahiyat ve Felsefe Profesörlerinin ; bu zatın manyetik alanında sıkışıp kalması Adnan Oktar'dan icazet alması veya iş birliği içerisinde olması çok acıdır ne yazık'ki.
Bu anlayışların; Bağcılar Devlet Hastahanesine getirilmiş öncesinde hamile bırakılmış 392 kız çocuğunun; ve polise intikal etmemiş bu büyük felaket ile ilintili olmadığına beni kim inandırabilir? ( Konu yakın zamanda adli makamlara intikal etmiştir ve soruşturma başlamıştır)
Mustafa Kemal Atatürk'ün; Din'e değil, din istismarcılarına, tarikatlara, şeyhlere 'şıh'lara açtığı savaşın ve getirmeye çalıştığı yasakların ne denli önemli olduğu bu gün daha iyi anlaşılmaktadır farkında mısınız?
Sevgilerimle.
YORUMLAR