Melike Karakurt

Melike Karakurt

Hayata dair
[email protected]

MİTOLOJİK YARATIKLAR SAHAYA İNDİ

08 Ekim 2018 - 20:21

Dünya  mitolojisinde  o  bildiğimiz  tanrıların  yanı  sıra  mitolojik  yaratıklar'da  pek  çok  hikaye'de  yerini  alırlar.

Türk  mitolojisinde'de  bu  yaratıklara  rastlarız.

'Yakut  Türkleri,  bu  yaratıklardan  korunmak  için  kötü  ruhlara  kurban  sunarlardı.  Bu  kötü  ruhlar;  Albastı,  Alkarası,  Albız'da  denilen  yaratıklardı  ve  çoğunlukla  yer  altında  yaşarlardı.  Bu  yaratıkları   sadece  şamanlar  görebilir  ve  onlarla  temasa  geçebilirlerdi.  İnsanlara  hayvanlara  musallat  olan  bu kötü  ruhlar  onları  yakalar  onlara  eziyet  eder  çaresiz  hale  getirirlerdi.  Dişleri  demirden,  genellikle  tek  gözlü,  bazen  tek  ayaklı    veya  ayaksız  bu  ruhlar  bazı  yerlerde  kel  olarak  tasvir  edilirdi'.

  Bir  tanesi  var'ki  adı   'Abra'dır.  Görenlerin  yüreğine  korku  salan  bir  canavardır  o.  Timsah'dan  daha  korkutucu  olan  'Abra'  uzun  ve  kalın  boynu  piton  ve  kobra  görünümündedir.

Alnının  yanında'ki  gözler  yukarı  çekik,  ne  turuncu  ne'de  kırmızıdır.  Başından  boynuna  uzanan  ve  balık  yüzgeçlerine  benzeyen  çıkıntıların  her  birinin  uçları  içe  ve  dışa  dönük  ince  kama  uçları  gibi  sivri  aynı   zamanda  kesicidir.  Boynun  genişleyen  kısmı  beden  görünümünde  olup  iki  bacaklı,bacakların  ucu  kuyruk  şeklindedir.  Ayak  pençeleri  kartal  pençelerini  andırsa'da  çok  büyük  tırnaklar  dışa  dönük  ürkütücüdür.

 

  Sosyal   medyada'ki  insana  acı  veren  dehşete  düşüren  paylaşımı  görünce   gözümün  önüne  daha  önce  kitaplarda  gördüğüm  bazı  yaratıklar  geldi. 

O  kareyi  pek  çoklarınız  benim  gibi  gördü  ve  eminim'ki  derin  acı  ile  birlikte  insanlığından  utandı  biliyorum.  Ve  biliyorum'ki  aramızda  dolaşan  bazı  yaratıklar'da  o  kareyi  gördüğünde  derin  bir  mutluluğun  hazzını  yaşadı.

Sözünü  ettiğim  fotoğraf'da  yere  yatırılmış  masum  bir  köpek  vardı.  Arka  iki  ayağı  ile  iki  ön  ayağı  ambalaj  bantı  ile  sıkıca  sarılmış  yürümesi  ayağa  kalkması  engellenmişti.  Ayrıca   ağzı  bantlanmış  bağırması  veya  havlamasının  önüne  geçilmişti.  Çünkü  o  her  şekilde  açlığa  acıya  terk  edilmiş  bir  can  idi.

Düşündüğünüzde, böylelerinin  olabileceği  insanı  elbette  ürküntüye  sokuyordu.  Bu  acımasız  yaratıkların  neden  böyle  olduğu  konusunda  hekimler;  en  başta  çocukluk  döneminde  şiddet  görenlerin  bu  tür  eğilimlere  yatkın  olduğunu  söyleseler'de  Prof  Nevzat  Tarhan   bunun  yanı  sıra  bu  hastaların   empati  yapmaktan  yoksun  olan  sevgisiz   bireylerde  yaşanabileceğine  dikkat  çekiyor.  Ve  bunların  akıl  hastası  olduğunu  söylüyor.  Peki  o  zaman  bizim  aramızda  akıl  hastaları  neden  dolaşıyor.  Onların  yeri  akıl   hastaneleri  değil'mi.  Bu  gün  hayvanın  ayağını  bağlayıp  ölüme  terk  eden,  yarın  bir  çocuğa'da  aynı  şeyi  yapmaz'mı? 

Ne  var'  ki  Dr  Nevzat  Tarhan;   akıl  sağlığı  yerinde  olan  bazı  bireylerin  bu  suçları  işlediklerine  dikkat  çekiyor.

Ben  bu  söylemi  çok  önemsiyorum.  Çünkü  bir  insanın    akıl  sağlığı  yerinde  ise  ve  bir  canlıya  eziyet  ediyorsa  toplum  olarak  bizlerin  bu  konuya  eğilip   ne  yapılması  konusunda  ilgilileri  otoriteleri  giderek  büyümekte  olan  tehlikeye  bir  çözüm  aranması  noktasında  üzerimize  düşeni  yapmamız  zorunlu  hale  gelmiştir.

'Abra'lar  giderek  çoğalmakta  zira.

 

Sevgilerimle.  

YORUMLAR

  • 0 Yorum