Seçimin sonucu ne olur?

Sizce bu halk ne yaşadığının farkında değil mi? "Karizma", boş midelerin gurultusunu yenebilir mi?

Seçimin sonucu ne olur?
11 Mayıs 2023 - 10:38

Sanıyorum bugünlerde birbirimize en çok sorduğumuz soru bu.

Doğal olarak bana da soruluyor.

Henüz ortada Recep Tayyip Erdoğan'dan başka aday yokken, muhalefet partilerinin adayları da belli değilken bu soruya şu yanıtı veriyordum: Bu, Recep Tayyip Erdoğan'ın kaybettiği bir seçim olacak!

Erdoğan, kendi kazdığı kuyuya düşmüş bulunuyor.

Kuyu kazılırken Devlet Bahçeli de kendisine yardım etti.

O tarihte zannediyorlardı ki muhalefet hiçbir zaman birleşemez ve en kötü olasılıkla ikinci tura kalacak seçimin galibi hep Erdoğan olur.

Bu hesap tutmadı, muhalefet birleşti ve seçimin ikinci tura kalma olasılığı, birinci turda muhalefet adayının kazanma olasılığından daha az.

Kılıçdaroğlu, büyük olasılıkla seçimi ilk turda kazanacak.

Çünkü Erdoğan'ın çok büyük umut bağladığı Muharrem İnce fos çıktı.

Dünya seçim tarihinde oyu en hızlı artan ve arttığından daha hızlı düşen politikacı sanıyorum Muharrem İnce olacak.

Adaylığını açıkladığında yüzde 10'un bile üzerinde görünüyordu, seçimde 2'yi bulursa sürpriz olacak.

Seçim ikinci tura kalsa da Erdoğan'ın kazanma ihtimali çok ama çok düşük.

Çünkü Erdoğan artık şapkasından tavşan çıkaramıyor.

İktidarda olduğu ilk dönemlerde girdiği seçimlerde işe yarayan kutuplaştırıcı politika artık aleyhine çalışıyor.

Tam bir yıldır yapılan bütün ciddi araştırmalarda her 10 kişiden 6'sı Erdoğan'a kesinlikle oy vermeyeceğini söylüyor.

Bu bir yıllık süre içinde Erdoğan'ın en yüksek noktası yüzde 43 oldu.

Erdoğan'ın ikinci dezavantajı kendisi.

İzlediği tek adam politikası, partisini politika üretemez, Erdoğan olmadan kımıldayamaz hale getirdi.

Yerel seçimlerde hiçbir işe yaramadığını gördüğü "beka endişesi yaratma" temelli politikayı değiştirememiş olmasının nedeni de bu.

Ve unutmamak gerekiyor ki "milliyetçilik" bahsinde seçmenin önünde Erdoğan'dan daha inandırıcı bir başka aday var: Sinan Oğan.

Evet şu anda ikinci tura kalabilecek bir oyu alamayacağı açık ancak Erdoğan'a yönelebilecek genç milliyetçi oylar için tek alternatif de Oğan'dan başkası değil.

Öte yandan Erdoğan, bu seçime kadar muhalefetin yaptığı negatif kampanyayı artık kendisi yapıyor.

Muhalefet pozitif, kavgacı olmayan, vaat eden konumda ve her seçimde bunun Türkiye seçmeni üzerinde yarattığı pozitif etkiyi de biliyoruz.

Diyelim ki ben yanıldım, Muharrem İnce cürmünden daha çok yaktı ve seçim ikinci tura kaldı.

Erdoğan ikinci tura "kesin mağlup" olarak girecek.

AKP seçimden birinci parti olarak çıkacak ama gücünden çok şey kaybetmiş olarak!

Milletvekili sayısı düşecek, bir önceki seçime göre oy oranı azalacak.

Cumhur İttifakı adını verdikleri ittifak TBMM çoğunluğunu kaybedecek.

Ve daha da önemlisi Erdoğan ikinci tura, "Bay Bay Kemal" diyememiş olarak girecek.

Çok büyük olasılıkla ilk turu ikinci olarak bitirmiş olacak, birinci turun mağlubu olarak ikinci tura girecek.

AKP de Erdoğan da böylece bu seçime kadar her seçimde çok işlerine yarayan moral üstünlüğünü kaybetmiş olarak ikinci turu bekleyecek.

Gazeteciler tahminleri sorulduğunda genellikle spor yazarları gibi konuşurlar: Üç ihtimalli bir maç!

Sanki bir dördüncü ihtimal olabilirmiş gibi!

Bugüne kadar ne düşündüysem, aklımdan ne geçiyorsa onu yazmakta tereddüt etmedim.

Bu yazıda "o kazanacak, bu kaybedecek" diye kesin konuşmamın nedeni de bu.

Beni böyle kesin konuşmaya yönelten de şu gerçek:

Türkiye'de 5. sınıf öğrencilerinin yüzde 40'ı, 3. sınıf öğrencilerinin yüzde 46'sı okula "her gün veya neredeyse her gün" aç gittiklerini söylüyor.

Açlık sınırı 9425 lira.

Asgari ücret 8500 lira.

Sizce bu halk ne yaşadığının farkında değil mi?

"Karizma", boş midelerin gurultusunu yenebilir mi?

Elbette muhalefet partilerinin sandığa sahip çıkarak olası hilelere geçit vermemesi ve seçime katılımın yüksek olması kaydıyla!

Çizgi: Tan Oral

* * *

Bakan'ın istediği çok kuşku verici

İçişleri Bakanlığı'nın, "Güvenlik ve Acil Durum Koordinasyon Merkezi" isimli bir birimi var.

Bakanlığın internet sitesinde bunun bir "proje" olduğu belirtiliyor.

Ne olduğu, hangi işe yarayacağı bakanlığın sitesinde şöyle anlatılıyor:

"Yurt içinde kamu düzeni ve güvenliğini, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini, can ve mal emniyetini, toplumun güven ve huzurunu temin etmeye yönelik hizmetleri yürüten birimlerden alınan görüntü ve metin tabanlı verileri tek merkezde toplayan, çeşitli süzgeçlerden geçiren, analiz eden, karar vericilere ışık tutacak bilgi üreten, olay öncesi, olay anı ve olay sonrası tüm iş ve işlemlerin yönetimini sağlayan ve bir olayı öngörmeye yönelik bilgiler sunarak 7/24 çalışan bir yazılım projesidir."

Bu "proje" 2018'de oluşturulmuş.

Kahramanmaraş merkezli ikiz depremin hemen ardından yaşanan gelişmeler, "olay anı ve olay sonrası" işlerin iyi yönetilmesi konusunda bu projenin pek işe yaramadığını da gösterdi.

Bakanlık, bu merkez üzerinden çalışacak paralel bir seçim kurulu kurmak istedi ancak YSK bunu reddetti.

YSK kararları kesin, bunu hatırlatmama gerek var mı, bilmiyorum.

Bakanlık, bunun üzerine YSK kararının ardından dolaşma kararı aldı. Polis ve jandarma, tek tek her sandıktan aldığı sonucu bir excel (*) tablosu haline getirecek ve bu merkeze gönderecek.

Bu merkez de bu bilgiyi "analiz edecek, karar vericilere ışık tutacak bilgi üretecek."

İçişleri Bakanlığı'na bağlı personelin seçim sırasında yapacağı görev belli: Genel asayişi sağlamak, seçim güvenliği için YSK ya da İl ve İlçe Seçim Kurullarının talimatlarını yerine getirmek.

Bakanlığın elinde toplamak istediği bu bilgiler, Seçim Kurullarında ve nihayetinde YSK'da zaten toplanıyor.

Bakanlığın da YSK'nın aksi yöndeki kararına rağmen bu bilgileri toplamak istemesinin bir anlamı olmalı.

Buna neden gerek duyulduğunu Bakanlık bugüne kadar açıklamadı.

İçişleri Bakanı'nın bugüne kadar gösterdiği kişisel performans ve partizan tutumu ise bu ülkenin yarısından fazlasının kuşkuyla baktığı bir şey.

Zaten eski sistemde seçim dönemlerinde İçişleri Bakanları'nın partili olmayan bir kişi olması zorunluluğu da esasen "seçim güvenliği endişesinden" kaynaklanıyordu.

Şimdi partili olmanın da ötesinde demokrasi kavramı ile alakası bile olmayan bir bakanın yönetimindeki bakanlık, paralel bir YSK kurmak istiyor.

Bunun normal bir talep olmadığı çok açık.

Bakanlık personeli, Bakan'ın şahsi hizmetçisi değil devletin görevlileri olarak vatandaşlara karşı sorumlu olduklarını akıllarından çıkarmamalı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu

(*)Excel, matematiksel hesaplamanın gerektiği her alanda, veri görselleştirmek için, veri ekleme – çıkarma, yeniden düzenleme gibi işlemleri kolaylaştırmak ve hızlandırmak için kullanılabilen bir elektronik tablolama programı.
 

Mehmet Y. Yılmaz

@MHMTYKPYLMZ[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum