Bülent Pelit

Bülent Pelit

Yeşilcam Anı
[email protected]

SESLERİN EFENDİSİ PEKCAN KOŞAR

23 Şubat 2019 - 10:48

Henüz yüz yaşını yeni aşmış Türk sinemasının, altmışlı yılların başından yetmişli yılların ortasına kadar yaşadığı altın çağda sayısız yıldız çıkarmış ama bu oyunculukları asıl taçlandıran perde arkası kahramanlar vardır. Sesleriyle oyunculara hayat veren dublaj sanatçılarıdır bunlar. 1985-2006 yılları arasında profesyonel olarak ifa ettiğim seslendirme yönetmenliği sayesinde bu eşsiz jenerasyonu yakından tanıma fırsatını yakaladım, hala rüya gibi gelir bana, o istisna insanlarla çalışmış olmak.

Toron Karacaoğlu, Sadettin Erbil, Nevin Akkaya, Abdurrahman Palay, Vala Önengüt, Jeyan Mahfi, Gülen Kıpçak, Esen Günay, Levent Dönmez, Fuat İşhan, Zafer Önen, Özdemir Han, Agah Hün, Kamran Yüce, Kamuran Usluer, Alev Emre, Devrim Parscan, Ayşin Atav, Timuçin Caymaz, Güner Ümit, Ayşegül Devrim adını sayamadığım daha niceleri. Güzel Türkçeye önem veren, seslerine aşık olunacak insanlardı. İnanılmaz iş disipline sahiplerdi, aralarında sıkı bir dayanışma vardı. Bir dönem dublaj yönetmenliği de yapmış olan Nazım Hikmet Ran’ın kaide haline getirdiği “peşin para” geleneği, film sektöründe en sağlıklı parayı dublajcıların kazanmasını sağlamıştır. Üç saatten oluşan kaşe usulü çalışırlardı. Kaşelere zam yapılacağı vakit birlikte hareket ederlerdi ve asla kimse parasını kırarak başka bir işe gitmezdi. Aralarına da kolay kolay kimseyi sokmazlardı. Cüneyt Gökçer, İstemi Betil gibi üst seviyedeki oyuncular bile Yeşilçam dublajcılarının arasına girememiş, oynadıkları birçok filmde başkaları seslendirmiştir. Aslında bunun temelinde yatan sebeplerden biri de sesin büyüsünü bozmak istememeleri. Sadettin Erbil, Abdurahman Palay oyunculuk yaptıkları filmlerin genelinde kendilerine başka ses vermişlerdir. Zaten tiyatro oyuncuları filmlerde sıkça kendi sesiyle boy gösterdikten sonra dublaj işinin sihri kalmadı. Kanal sistemi olmadığı için en küçük rolde bile işi kıvıran adam konuşmak zorundaydı, en ufak teklemede parça tekrar kayıt için en başa alınacaktı çünkü. Bu kadar çok sevdiğim, saydığım insan içinde bana hangisi bir numara diye soracak olunursa inanın bunu seçmek mümkün değil. Hepsi değişik birer hazineydi insan olarak. Ama ilk kimi saymaya başlarsın derseniz, en başta hep Pekcan Koşarla başlarım. Bin bir sese sahip, çelik gibi karakter taşıyan, ikili ilişkilerde hep bir mesafe içinde hareket eden inanılmaz bir şahsiyetti. Üst üste iş almayı sevmeyen bir yapısı vardı, işinin ne kadar süreceğini sorardı, o gün işi erken bile bitse peşine iş bağlamazdı, sadece reklam çıktığında işe sekte vurmadan, saatini söylerdi. Türk sineması için can simidiydi Pekcan Koşar. Tarık Akan, Kadir İnanır gibi birçok jönün yanı sıra, en zor zamanda imdadına yetişmiş üreticilerin. Canım Kardeşim filminde Cüneyt Türel Tarık Akan’ı konuşurken, O Halit Akçatepe’yi konuşmuş. Filmlerde hep kendini konuşan Halit Akçatepe o filmde sanırım olağanüstü bir şey olduğundan konuşamamış, Pekcan ağabey cankurtaran gibi yetişmiş. Yine Zeki Alasya, Erol Günaydın, Münir Özkul, Şemsi İnkaya, Tekin Akmansoy gibi sesleriyle özdeşmiş oyuncularda sıkıntı olduğunda Pekcan Koşar ikame etmiş onları. Hababam Sınıfı serisinde Tarık Akan’ı konuşurken, hayta İsmail karakteri Ahmet Arıman’ı da konuşmuş, bunu yıllarca yan yana çalışanlar bile zor anlar, kısacası çok özel bir seslendirme sanatçısıydı Pekcan Koşar.

Pekcan ağabey çok prensipliydi, seansı almadan önce kimi konuşacağını sorardı, böyle sesiyle bütünleşmiş birinin rızasını almadan onu konuşmazdı. 1987 yılı "2 milyar liralık bilet" filmini kurgusunu bitirdik, seslendirmesine gireceğiz. Filmin yönetmeni rahmetli Semih Evin, oldukça sert ve otorite bir adam, çalıştığım en pratik insan, müthiş bir hafızası var. Yapımcı Yılmaz Kanat, O'da Arzu Filmin efsanevi yapım sorumlusu. Daha önce üç filmlerini daha yapmıştım, güzel işler çıktığından bana güveniyorlar. Seslendirme kadrosu da şekillenmeye başladı, seansları dağıtacağım. Başrollerde Adile Naşit, Erol Günaydın, Ali Şen, Merih Fırat, Osman Cavcı, Burçin Terzioğlu gibi oyuncular var. Haliyle Adile Naşit ve Erol Günaydın kendini konuşacak, iki film önce de Kocamın Nişanlısı adlı filmde de ikisi başroldeydi, onu da ben yapmıştım, Ayşen Guruda, Erdal Özyağcılar gibi üst seviyede oyuncularda rol alıyordu. Yılmaz abi, geldi stüdyoya Erol dublaja gelmeyecek dedi, buz gibi kaldım, başka birini bul dedi, bir anlaşmazlık yaşamışlar ama kesinlikle para ile ilgili değil, herkes zaten peşin almış parasını, sebebini soramadım, tek alternatif vardı O'da Pekcan Koşar. Dedim tek Pekcan abi olur. İyi hemen ara, hallet Pekcan'ı dedi. Ben içeri odaya geçtim, ilk önce Erol abiyi aradım, Galatasaraydan dolayı iyi muhabbetimiz vardı, dedi Bülentçiğim, ben gelmiyorum, başkasının konuşmasına da benden müsaade, dedim Pekcan abiyi düşünüyoruz, çok güzel olur, yakışır dedi kapattı. Pekcan abiyi aradım, dublaj seansı vermek için, dedim Erol Günaydını konuşacaksın, Erol niye kendini konuşmuyor? diye sordu, bilmediğimi söyledim, seansı şimdi alamam, bir saat sonra ben seni ararım dedi, kapattı. Benim yüreğim güm güm, Pekcan abi olmazsa alternatif yok. Dediği gibi bir saat sonra Pekcan abi aradı ve Erolla konuştuğunu, kendisinin de bu konuşmadan sonra, onun rızasını aldığını söyledi, peşinden ben seansı verdim ve rahat bir nefes aldım. Şimdilerde birbirlerinin ayağını kaydırıp, işlerini kapmaya çalışanları görmek, bu nadide insanları unutulmaz kılıyor. Şimdilerde oğlu Itri Koşar babasından devraldığı bayrağı başarı ile taşıyor. Unutulmayacak gerçek bir efsane Pekcan Koşar ve “seslerin efendisi” tanımı tam da ona uyuyor. Çok yaşa sen Pekcan ağabey.

YORUMLAR

  • 0 Yorum