Bülent Pelit

Bülent Pelit

Yeşilcam Anı
[email protected]

TRT İLE İŞ YAPMAK

15 Temmuz 2019 - 11:32

Türkiye Radyo Televizyonu, kısa adı ile TRT. Devletimizin yıllarca radyo ve televizyon yayıncılığını yapan resmi kurumu, hani elektrik faturalarında pay ödediğimiz, çok farklı yerlerden ödeneği olan bir çiftlik. Gücü ele geçirenin istediği gibi kullandığı, paydaşlarıyla at oynattığı dipsiz bir kuyu, TRT’yi tanımlamaya cümleler yetmez aslında. Yaptığımız iş dolayısıyla sıkı ilişkiler içinde olmamız gereken bu kurumla, yıllar içinde iyice yabancılaştık, neticede karar merciindeki insanları mutlu etmek, bizim pek bilmediğimiz enstrümanlar gerektirdiğinden, bu konu da mahir olma imkanımız kalmıyordu. TRT ile en yakın temasım, iki bin yılının başında, kırk roman kırk yönetmen projesinin başında olduğum için gerçekleşmişti. Dönemin drama müdürü Necmettin Varlı ve Adil Daldal gibi iki mükemmel, dürüst insanı tanıma şansı yakalamıştım bu süreçte. TRT ile düşük bir bütçe karşılığında anlaşmıştık, kamera, kostüm, ekipman gibi ayni desteklerde veriyordu kurum. Sözleşme gereği en doğal hakkımız olan bu ayni katkıları TRT çalışanları bize bin bir işkence ile veriyordu, çünkü alışık oldukları bir durum değildi, her hareketten nemalanan birkaç çalışan, bizden menfaat elde edemiyordu. Toplantının birinde genel müdüre sıkıntılarımızı dile getirdiğimizde, genel müdür hemen ilgili birimdeki sorumluyu çağırdı, adam el pençe divan müdürün odasına girdi, ne söylediyse, “evet efendim, tamam efendim, emredersiniz efendim, hemen hallediyorum efendim” diye aldığı emir kiplerini onaylayan ifadeler kullanmasına rağmen, odadan dışarı çıktığımızda kendi kimliğine döndü ve bize sitemkar, tehditkar bir tavırla “ben burada kaç tane genel müdür eskittim biliyor musunuz? Bizimle iyi geçinmeden burada iş yapamazsınız”

diye sağlam bir diskur çekti. Adamın lakabı da çekmece imiş zaten, başka çekmece lakaplı bir TRT yetkilisi ise emeklilik sonrası, özel kanallarda yapımcı olarak imparatorluğunu ilan etmişti, çünkü özeli, tüzeli piyasanın tek gerçeği var, rüşvet, adam kayırma, iltimas, lobi. Bunları kullanan, bilen insanların sırtının yere gelmesi mümkün değil. Yine o projelerde TRT ekipmanı ile köprü vazifesini kuracak bir prodüksiyon asistanı verdiler bize. Adam TRT’den maaş almasına rağmen bizden de ek bütçe istedi, iş yürüsün diye biz de verdik, yoksa sabote ediyordu ortamı. Yirmi kadar TRT çalışanı gelmişti Ankara’dan, Sıraselvilerde kurumun anlaşmalı olduğu bir otele yerleştirildiler, biz de yemek yemeleri için Sıraselvilerdeki ilk self servis mekanlardan olan, Selvi lokantasını ayarladık, açık hesap gelen giden oradan yiyor, biz ödüyoruz. Lokantanın sahibi para ödemeye gittiğimde utana sıkıla bana yaklaştı, “Bülent bey nasıl söylesem bilmiyorum, sizin işinize bakan adamınız, on beş kişi yemek yiyorsa, yirmi kişi yedi diyeceksin, aradaki farkı bana vereceksin, yoksa lokantanın yerini değiştiririm” dedi. Arsız insanla baş etmek gerçekten zordur, menfaati için nerede, ne yapacağını kestirmek zordur. Bunun gibi birçok örnek çekimler boyunca karşıma çıktı, bir gece telefonum çaldı, ajansın birinden arıyorlar, her yerden para çarpmaya çalışan o eleman, ajansla çalışıp oyuncu alma karşılığında adamlardan kadın istemiş, onlarda bir güzel dövüp benzetmişler, “Abi öldürecektik ama senin hatırına sadece dövdük” dedi telefonun ucundaki ses, o saatte giyinip, gidip aldım onların elinden, tabi yol boyu ben sağlam sövüyorum buna, surat dayaktan kızarmış, ama eşek derisi olduğu için, fark etmiyordu bunlar. Gerçekten tabanıyla, tavanıyla iş yapması çok zor olan bir kurum TRT. Bir dönem tamamı ile Fetöcülerin eline geçmişti, iş yapacak olanlardan himmet adı ile rüşvet alıyorlardı, bilinmeyen bir yere para veriyordu yapımcılar. Bu para ile çocuk okutup, hayır ediyoruz diyorlarmış, ben buna şahit olmadım, çünkü cemaatin olduğu yerlerin hayatım boyunca kapısından geçmedim.

Birkaç yıl önce,TRT hesapta Türk sinemasının 100 yıl şerefine filmlere destek verecek. Açıklama yapmışlar, tür ve konu sınırlaması olmadan HERKES başvurabilecek diye. Ayrıca eklemişler, yapımcı olması gerekmiyor, yönetmen olması gerekmiyor, hiç bir vasfı olması gerekmiyor vs. Ve bu profesyonelliği aşağılayıcı tavra, hiçbir meslek birliği, dernek, sivil toplum örgütü tepki göstermedi. TRT olarak sen istediğini destekleyebilirsin, parayı sokağa da atabilirsin, yandaşına da verebilirsin bunlara hiçbir sözüm yok, ama Türk Sinemasının 100 yılı adını kullanarak, bu işe yıllarını vermiş profesyonellerle, heveslileri aynı potada eritmeye çalışamazsın. Ama amaç ne? Kendi yandaşlarını fonlayarak, alternatif sinemacı yaratmak.

Şimdi de sinemaya çeşitli organizasyonlar adı ile destek verdiklerini açıklıyor yeni TRT genel Müdürü İbrahim Eren. Necidir bu İbrahim Eren? Kartal İmam Hatip Lisesinden Bilal Erdoğan’ın sınıf arkadaşı. Artık liyakat sistemimiz ülkede böyle işliyor çünkü. Türk sinemasının önünü açacakmış arkadaş. Sinema emekçilerini üretim bandından uzaklaştırma politikası ile işlerini yürütürken bu cümle gerçekten çok manidar kalmış. Kendi kendilerine, sette taşıması için senaryo bile teslim edilmeyecek kişilere işler veriyorlar, referanslar artık çok farklı, kendi içlerinde bile gruplara bölünmüşler, yok pelikan, yok bilalci vs. Endüstriye hiçbir katkıları yok, tuhaf tuhaf yapımcılar peydah olmuş, hayatı boyunca bir gece bile stüdyoda geçirmemiş belki set bile görmemiş yönetmenler, torpilli oyuncular, saymakla bitmez. Önceleri hiç değilse sektörün içinde var olan insanlar kazanıyordu, şu an gözler inanılmaz kararmış vaziyette. Gülü onlara dikeni bize kaldı. GÜLER MİSİN AĞLAR MISIN?

YORUMLAR

  • 3 Yorum
  • BAYKAL ÜLGER
    4 yıl önce
    Bülent Bey, bu işin bittiği yer , “...bu profesyonelliği aşağılayıcı tavra, hiçbir meslek birliği, dernek, sivil toplum örgütü tepki göstermedi...” cümlesinde saklı. Bütün değerlerimizdir de böyle kaybettik Şimdi 550’nin üzerinde TRT İFP(İstihdam fazlası personel) grubundan 143 kişinin sürgün edilmesine gidenler arasında kendileri de olabilirdi grubundaki 550 den kalan diğer kişiler bile destek veremedi
  • şükrü demirci
    4 yıl önce
    ağzina sağlik beni ismen tanirsın belki karşilaştık ama söylediklerin azbile adim şükrü demirci ist tvde md yrd idim
  • Mehmet firat
    4 yıl önce
    30 yillik sektor calisani olarak aynen boyle yazilanlarin bir cogunu yasadim..yuregine saglik..