Bülent Pelit

Bülent Pelit

Yeşilcam Anı
[email protected]

YEŞİLÇAM MANZARALARI

24 Kasım 2018 - 12:47

91 yılının başı, Amerika, Irak'a saldırmış, piyasada yaprak kımıldamıyor,

Yeşilçam tam krizde. Biz Kıbrıs'ta iki film bitirmiş dönmüşüz geri. Avni Kütükoğlu'na asistan olarak gitmiştim Kıbrıs'a. Tam bir aile işi. Ablam, çocukları, Levent, Osman abi, Olive tree otelde üç hafta konaklayarak keyifli bir iş çıkarmıştık.

Döner dönmez kar fırtına, evden dışarı çıkamıyoruz, çıksak bile iş yok zaten, naklen televizyondan savaş izliyoruz.

Bunaldım bir stüdyoya gideyim dedim yolda Tevfik Polam ile karşılaştım. Daha önceleri Mavi Muammer filminin prodüksiyonunu yapıyordu, bende kurgu ve seslendirme yönetmenliğini yapmıştım, oradan tanışlığımız vardı ama pek samimiyetimiz yoktu. Ne yapıyorsun, işler nasıl diye sordu?”

Malum savaş çıktı, kimse bir şey çekmiyor, yani iş yok dedim”. Sen senaryo'da yazıyordun değil mi diye sordu. Eh işte dedim. Ben bir film çekeceğim senaryosunu yazar mısın? dedi. Ben de yazarım dedim, Nuri Tek'in orada toplanıyoruz, gel konuşalım avansını vereyim dedi. Tamam dedim.

Bu krizde üç kuruşta olsa cep harçlığı iyi gelecekti. İşlerimi hallettim çıktım, Nuri Tek'in terzihanesine. Nuri Tek, aynı zamanda iyi bir modacı, terzi, sahne kostümleri dikiyor, dansöz elbiseleri hazırlıyor, branşında popüler biri. Bunun yanı sıra film şirketi var yapımcılık yapıyor ve yapımcılık yaptığı filmlerde de oyunculuk yapıyor.

Dükkan tekke gibi, akşama kadar karavana kaynıyor, kimin yolu düşerse karnını doyurmadan yollamıyor, Sivaslı olduğu için önceden de tanıyorum ama iş yerine pek gitmemiştim

Dükkan oldukça hareketli. Rahmetli ışık şefi Enis'in sesi ta aşağılardan duyuluyor. Enis, çok akışkan bir Türkçe kullanırdı ve bunu da abartı ile süslerdi, muhabbeti keyifliydi kısaca. Tevfik beni kapıda karşıladı. Nuri Tek meşgul, bir sahne sanatçısına elbise provası yapıyor, ama mekan o kadar kalabalık ki, zavallı kadıncağız rahatsız olmuş ama yapacak bir şey yok. Malum seferberlik günleri, savaş var, dışarı soğuk kar yağıyor, herkes Nuri Tek'in tekkeye sığınmış.

Kimler yok ki, rahmetli Uğur Duru, rahmetli Nejat Gürsoy, rahmetli Ferhat Bakır, çoğu geceyi de orada geçiriyor, dükkan büyük, koltuklara kıvrılıp sabahı yapıyorlar. Nuri Tek, oldukça hoşgörülü. Çay ve karavana 24 saat hazerunun emrine amade.

Tevfiğin çekeceği filmde baş rolü de Nuri Tek oynayacak. Nuri Tek ilk defa kendi yapımcı olmadığı bir işte oyuncu olacağı için heyecanlı. Jöndam filmin bitiminden bir süre sonra iş adamı sevgilisi tarafından öldürülecek olan rahmetli Irmak Kıraç. Sevgilisi çok kıskanç, peşinde koruma ile iş görüşmesine gönderiyor. Ama kız orijin olarak sahne sanatçısı bu tip işlere hevesli. Memnuniyetle görevi kabul ediyor. Koruma herkesten kıllanıyor. En başta prodüksiyona bakacak rahmetli Yunus Yakışıklı'ya sarıyor. Yunus Yakışıklı kel ve onu gizlemek için peruk kullanıyor. Kafadan adama kullandığı laf şu, "Ne o lan kafandaki peruk. Delikanlı adam kelini hiç gizler mi?" Yunus Yakışıklı neye uğradığı şaşırıyor. Irmak Kıraç müdahale ediyor adama sana ne, kendi işine bak alemin peruğuna karışma.

Tevfik üç beş cümle ile ne çekmek istediğini anlattı, daktiloyu getirdim yazmaya başladım, ortam çok eğlenceli. Avansı da kaptık tabi bu arada, Tevfiğin bütçesi oranında. Evde savaş seyredeceğimize, tık tık senaryoya başlamış olduk.

Reji asistanı rahmetli Berkant İlhan. Berkant oyunculukta yapıyordu arada. ,Özellikle Oğuz Gözen'in ekibinin vaz geçilmezlerindendi. yılın 11 ayı onlar için kahvede geçerdi,  bir ay ya çalışırlardı ya çalışmazlardı, çünkü çalıştıkları işler bir kaç günde çekilip biten cinste prodüksiyonlardı. Tüm hayatın zorluklarına rağmen beklerlerdi sinemadan bir iş çıksa da çalışalım diye.

Kameraman olarak da rahmetli Dinçer Önal’la anlaştı Tevfik. Üç mekanda bitecek şekilde yazıldı çizildi senaryo. Behçetin platosu, pavyon, Nuri Tek'in iş yeri, bir kaçta harici mekan. Behçeti'n platodan iş başladı, Tevfik, filmin yanında birde şov programı çekecek, dansöz, şarkıcı vs. I

Işık şefi Enis ışıkları yapıyor, "yaaak oğlum" diye bağırıyor. Tabi yardımcısı yok tek çalışıyor, komutunu kendisi sesini değiştirerek cevaplıyor "yaktım abi". Filmde hafif erotizmde var, ama kızın koruması gölge gibi. Bu arada Yunus'un peruğunu kaptı, kel gezeceksin, akşam giderken veririm diye bir köşeye fırlattı. Yunus, garibim korkudan sesini çıkaramadı.

Set panayır yeri gibi, Alpay Ziyal, Ertan Güntav, Recep Bülbülses, Uğur Duru eğlence, macera arayan, işi olmayan kim varsa orada. Uğur Duru ikinci, üçüncü derece rollerde oynayan hatunlara gelecek projelerinden bahsediyor, güzel roller vaat ediyorlar. Arap Celal'e şeyh kıyafeti uyduruldu, dansöz dans ediyor, o da keyifle izliyor, şov çekimlerini araya sıkıştırıyor Tevfik. Korumanın setten bir anlık uzaklaşmasını fırsat bilip hemen yatak odasına kamerayı kurdu. Nuri Tek üstünü çıkardı, altında pantolonu duruyor vaziyette örtünün altına girdi, Irmak, beyaz babydoll tipi bir şey üstünde yatak sahnesi çekilecek. Prova hızlı bir şekilde yapıldı, malum her an korumanın dönmesi söz konusu. Tevfik motor dedi. Oyuncular sahneye tam koyulurken, bir ayağındaki sorundan sekerek yürüyen, Berkant bas bas bağırdı, durun durun çekemezsiniz. Herkes durdu. Kameranın önüne fırladı stop stop. Ne oldu falan demeye kalmadan. "Nuri'nin şeyi kalktı" dedi, bir an herkes buz gibi oldu, son sürat yataktaki şaşkınlık ve mahcubiyet karışımı hakim olan, iki oyuncunun yanına gitti  Nuri'nin hafif dağılmış saçlarını düzeltti, şimdi çekebilirsiniz dedi ve monitörün başına geldiği tempoda geri döndü.

YORUMLAR

  • 0 Yorum