Bülent Pelit

Bülent Pelit

Yeşilcam Anı
[email protected]

DÜŞMAN

21 Temmuz 2019 - 11:29



Bir düşman çok, yüz dost azdır. (Kızılderili Atasözü).

 

Halk arasında yetmiş iki buçuk millet var derler. Etrafımızda Suriye, Irak gibi yerler bırakın yetmiş iki buçuğu neredeyse yedi bin beş yüze bölünmüş vaziyette. Amerika ve yardakçısı Avrupa ülkeleri paramparça ettiler o coğrafyayı, kimin kimi niye öldürdüğü belli değil. İnsanların bu yaşadıklarını iyi okuyup, kendimize bir pay çıkarmamız gerek. Birbirimizden nefret ederek, kavga dövüşle çıkacağımız nokta emperyalistlerin kucağıdır. Kimin ne görüşe inandığını dert etmeyin, bence sormayın bile, ha sormaya gerek yok, insanlar sanki büyük bir marifetmiş gibi bar bar bağırıyor sosyal medyada. Kendimize kardeşçe, barış içinde yaşamak için fırsat verelim. Kinlenerek, düşman olarak bu iş olmaz. Diyorsanız ki Suriye, Irak, Libya gibi biz de olmak istiyoruz, bu şerbeti biz de bir tadalım, o zeka’ya söz işlemez zaten. Önce insan. Ve birbirimize tahammül.

Sinemacılar yıllar içinde hayatımızdaki kaoslara parmak basmışlar, kendilerine dert edinerek üretimler yapmışlar. Toplumsal içerikli filmlerimizin öncülerinden Yılmaz Güney film isimleriyle hayatımızın akışını özetlemiş. ACI, UMUT, UMUTSUZLAR, ZAVALLILAR, AÇ KURTLAR, SÜRÜ, YOL, DÜŞMAN. En çokta Umut ve Acı bizimle. Umudumuz hep var ama Acılar ön planda. Düşman zaten eksik değil. Aç kurtlar hep ortalıkta, zamanla çakala dönüşmüşler, Yolumuzun sonu meçhul. vb. Saymakla bitmez.

1979 yılı yapımı Düşman filmini listemde kaç arkadaş izledi bilmiyorum. Senaryosunu Yılmaz Güney'in yazdığı Zeki Ökten'in yönetmenliğini yaptığı bu baş yapıtta Aytaç Arman ve Güngör Bayrak baş rolleri paylaşır. Filmin tamamı Çanakkale'de geçer ve orada çekilmiş. İşsiz bir genç olan İsmail'in hayatta tutunabilmek için çabasını anlatır filmde. Karısının gözü yükseklerdedir, İsmail amelelikten, belediye adına köpek zehirleme dahil bir çok işte çalışır evine bir lokma ekmek getirmek için. Görünürde İsmail'in bir düşmanı yoktur filmin içinde. İntihar etmek için çırılçıplak balkona çıkan bir hayat kadınını aşağıdaki kalabalığın şehvetli bir şekilde izlemesini, amele pazarındaki araca binmek için koşarken arkadaşının elini ısırmasıyla yüzü koyun yere düşerken kafasını çarpıp ölen işçiyi gösterir seyirciye, seyyar satıcılık yapan adamın evinin önünde süpürge olduğunda ailesinin eve erkek aldığını ve içeri girmemesi için bir işaret olduğunu beyinlerimize kazır. İsmail'in bir umut olarak gördüğü Alman iş adamını eğlendirmek gerektiğinde, kendi karısının ikram olduğunu öğrenmesi onu da seyirciyi de şoka sokar. Tefeci vardır filmde insanların kamını emen, ama en yakın arkadaşı bile fırsat eline geçtiğinde o kan emici tefeciden aşağı kalmaz. Baktığın vakit ortada hiç düşman yoktur. Düşman aslında Çanakkale'de denize dökülmüştür hep öyle öğretilmiştir bize. Ama kapitalizmin her tarafımızı işgal ettiği, bizi kıpırdayamaz hale getirdiği tokat gibi vurulur yüzümüze.Aslında en büyük düşman etrafımızdaki insanların egosu, bitmek bilmeyen menfaat hırslarıdır. Düşman çok yakındadır, hatta ensenizin dibindedir. Tabi anlayana, sabır edip izleyene. Her sahnesi tek tek incelenecek bir Yılmaz Güney klasiği.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum